Salihli Mutlu Son Hizmeti – Masör Ece

Salihli Mutlu Son Hizmeti – Masör Ece

Salihli Mutlu Son kiÅŸisel mutluluk düşüncesini kafamdan uzaklaÅŸtırmamın tek sebebi, Jacques’ın benim olamayacağı endiÅŸesiydi. Fakat, bu yeniden olanak kazanıyor gibi olunca ben de tekrar mutluluk düşlerine sarılmıştım. Jacques, yakışıklıydı. Çocuksu, saÄŸlıklı bir güzelliÄŸi vardı. Bununla beraber, bende bir gün olsun ne fiziksel bir tedirginlik yarattı, ne de en minik bir cinsel dilek uyandırdı. Sevgi ve ÅŸefkat yüklü bir hareket yaptığını ve bu davranışın içimde bir ÅŸeyleri hop ettirdiÄŸini birazcık da hayretle günceme aktarırken, yanılmıştım belki de. Bu yazdıklarım da gösteriyordu ki, koÅŸullar ne olursa olsun, aramızdaki açıklığı tutmasını bilmiÅŸim. Salihli Mutlu Son hep bir aÄŸabey gaslıyle bakmıştım; benden oldukça uzak ve yüce olarak görmüştüm. Bizimkiler, dostlığımızı ister hoÅŸgörüyle karşılasınlar, ister karşılamasınlar, aslabir vakit gözlerini üstümüzden noksan etmezlerdi.

Hiç kuÅŸkusuz, ona karşı duyduÄŸum sevginin bir meleÄŸe duyulacak sevgi türünden olması, bu yüzdendi. Sevgimi, kuzen olmamıza ve çocukluktan beri dostlık etmemi-., ze baÄŸlayarak çaresiz ve kaçınılmaz bir oluÅŸum biçiminde görüyordum, Jo March ile Maggie Tulliver’i çocukluk aÅŸklarına ihanet ettikleri için kınamıştım; Jacques’ı sevmekle, yazgımı yaÅŸamış olduÄŸum inanandaydım. Eski “niÅŸanımızı” ve bana armaÄŸan etmiÅŸ olduÄŸu renkli vitray levhayı anımsıyordum.

Büyüdüğümüz süre ayrılmış olmamız bana sevinç veriyordu; çünkü bu ayrılık, onu yeni baştan bulmama, yeniden tanımama yol açmıştı. Bu şiirsel beraberlik, hiç kuşkusuz cennette gerçekleşecekti. Bu aşkı kaçınılmaz görmenin gerçek sebebi, bilgili olmasa bile, bu şekilde bir sevginin tüm sorunlarım için ideal bir çözüm olacağına inanmamdı. Burjuva yaşantısının tekdüzeliğinden nefret etmekle birlikte, annemden babamdan hiç ayrılamam diye düşündüğüm o çocukluk günlerimi, babamın çalışma odasındaki karalar ve kırmızılar içinde geçen saatleri biraz da buruk bir özlemle anımsıyordum.

Salihli Mutlu Son

Salihli Mutlu Son evi, o tüylü halılarla kaplı güzel apartman, kendine özgü bir havası olan o oturma odası ve loÅŸ galeri daha ÅŸimdiden benim evim, benim yuvam gibiydi. Jacques’la yan yana oturur, kitap okurken, “ikimiz”i, tıpkı eskiden annem, babam, kardeÅŸim ve kendimi “dördümüz” olarak planladığım benzer biçimde düşlerdim. Jacques’ın annesi ile kardeÅŸi, bana sevgiyle kucak açarlar; annemler de daha anlayışlı, daha yumuÅŸak olurlardı. Bir kez hepimiz tarafından sevilen bir insan olacak ve dışına atılmış olduÄŸum toplumdaki yerimi yemden alacaktım. Yine de yeni fikirlerimden caymayı düşünmüyordum. Jacques yanımda olduktan sonrasında, mutluluk, gerçeklere gözlerimizi kapamak anlamına gelmeyecekti.

Günler günleri ÅŸefkatli, aÅŸk dolu olarak izleyecek; bu arada biz hep araÅŸtırmaya devam edecektik; yollarımız ayrılacak, ama aslabir zaman birbirimizden uzaklaÅŸmadan, kopmadan yürüyecektik. Bizi baÄŸlayan ortak bir bunalım, ortak bir huzursuzluk olacaktı sonsuza dek. Böylece, rehaumu ruhsal acılarda deÄŸil, gönül huzurunda bulacaktım. GözyaÅŸlarından ve can sıkıntısından tükenmiÅŸ olarak, tüm geleceÄŸimi bu tek olanaÄŸa baÄŸladım. Paris’e dönmemizi iple çektim ve dönüşte yol süresince, yüreÄŸim trenin temposuna uyarak güm güm vurdu. * * * Kendimi yine havı dökülmüş halılarla kaplı apartmanımızda bulunca, acı gerçeklerle karşı karşıya geldim. Ayağım yere deÄŸmiÅŸti, fakat Jacques’ın yanında deÄŸil, bizim evde. Bu duvarlar arasında koskoca bir yıl geçirecektim. PeÅŸpeÅŸe birbirini kovalayan günler, aylar canlandı birden gaslımde; ne korkunç bir ÅŸey! Tüm eski dostlardan, arkadaÅŸlardan ve zevklerden kopmuÅŸtum. Garric, benim için hepten yitip gitmiÅŸti. Jacques’ı olsa olsa ayda maksimum bir iki defa görebilecektim ve onun bana vermiÅŸ olduÄŸundan daha fazlasını bekleme umudu verecek aslabir ÅŸey yoktu ortada.