Salihli Mutlu Son Masaj

Salihli Mutlu Son

Su birden buz benzer biçimde soğuduğunda irkildi. Yerin altındaki derin oyuklar. Sebebi bu olmalıydı. Salihli Mutlu Son  Bu nedenle bu kadar soğuktu. Bardağı musluğun altına tuttu ve çok geçmeden bardağın ağzına kadar dolduğunu fark etti. Birden çıkıp gitmek istedi. Döndü ve bardağı yere düşürdü. “Sizi korkuttum mu?” Ses hakikaten endişeli geliyordu.

“Özür dilerim, ” dedi omuzlarını geri çekmeyi unutarak. “Bugün birazcık gerginim de.” Bardağı almak için eğildi ve ekledi: “fakat siz de kadınlar tuvaletindesiniz.” Bardak yerde bir süre döndükten sonrasında dik bir halde durmuştu. İçinde hâlâ biraz su kalmıştı. Barbara ona doğru uzanırken yuvarlak beyaz yüzeyden yansıyan kendi yüzünü görebiliyordu.

Yansıyan suda yüzünün hemen yanında bir şeyin hareket ettiğini fark etti. Süre gene çok ağır ilerliyordu. Hiç bitmeyecek benzer biçimde gelen bir ağırlık. Bir kez daha zamanın geçip gittiğini düşünürken bulmuştu kendini. PAZARTESİ. VENA AMORİS. Harry’nin kırmızı ve beyaz renklerde, paslanmış Ford Escort’u televizyoncunun önünde durdu.İki polis otomobiliyla Waaler’ın kırmızı süper spor arabası Cari Berners Plass gibi havalı bir ismi olan kavşağın her yanına saçılmış benzer biçimde duruyorlardı.

Salihli Mutlu Son

Mutlu SonHarry arabasını park etti, ceketinin cebinden yeşil saplı keseri çıkardı ve arabanın ön koltuğuna koydu. Dairesinde arabasının anahtarlarını bulamadığından mahallede dolaşırken birazcık tel ve keseri yanına almıştı. Sevgili otomobilinı yine Stensberggata’da bulmuştu. Ve, normal olarak, anahtarlar üzerindeydi. Yeşil keser kapıyı eğerek arabanın kilidini telle açmak için birebirdi.

Harry kırmızı ışıkta yaya geçidinden karşıya geçti. Yavaş yürüyordu, zira vücudu hızı kaldıramıyordu. Midesi ve başı ağrıyordu, ayrıca terli gömleği sırtına yapışmıştı. Saat 05:55’ti ve şimdiye kadar ilaç almadan gayet güzel yönetim etmişti, gene de kendine herhangi bir söz vermiyordu. Girişteki panoda Halle, Thune & Wetterlid hukuk bürosunun beşinci katta olduğu yazıyordu.

Asansöre şöyle bir baktı. Kendi kendine kapanan kapılardandı. Parmaklık yoktu. Asansör KONE tarafından üretilmişti ve parlak metal kapıları kapanmış olduğunda kendini kapalı bir konserve kutusunun içinde gibi hissetmişti. Harry yukarı çıkarken asansörün motorundan çıkan sesi dinlememeye çalıştı. Gözlerini kapattı ama gözkapaklarının içinde Sis’in görüntüsü belirince telaşla tekrar açtı. Üniformalı polislerden biri ofis bölgesine giden kapıyı açtı. “Kız içeride, ” dedi, danışmanın sol tarafındaki koridoru göstererek. “Başka polis geldi mi?” “Yoldalar.” “Onlar ulaşmadan önce asansörü ve girişteki kapıyı kapatırsan iyi olur.” “Pekala.” “Adli tıptan kimse geldi mi?” “Li ve Hansen.